13 Aralık 2012 Perşembe

Kendilerine Türk solu diyen ilginç kitlenin Kürt sorunu hakkında


Evet başlıkta da görüldüğü üzere Türkiye'de tek sol yok, birbirinden bağımsız ve kıçlarından bir sol akım belirlemiş bir çok grup ve örgüt mevcut. Lakin bunlardan en anlaşılmazı son günlerde ilgimi çeken ve nacizane bir araştırma yaptığım Türk solu adlı yapı.

  80'lerin sol akımlarını reddeden, komünist olmayan, dünyadaki hiç bir sol parti ya da kuruluşa benzerlik göstermeyen Türk yapımı bir kuruluştur kendileri. Sözde milliyetçi olmayan (aa yine mi Atatürk milliyetçiliği dicez?) Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü tehlikede gören bir düşünce yapıları vardır. Bizzat resmi web sitelerinin altında da bunu belirtmişlerdir ey Türk uyan vatan için savaşıcağın günler geldi gibi cümlelerle.

  Kürt sorunu hakkında da ilginç tezleri vardır sevgili solcuklarımın. Onlar derki;sorun Kürt sorunu değildir, sorun Kürttür. Kürt varsa sorun vardır, sorunu ortadan kaldırmanın yolu Kürtlüğü tanımamaktan geçer.

  Ah be 21. yüzyılda Avrupa Birliği ne girmeye çalışan bir ülkenin kendine aydın diyen solcusu, medeniyet ve uygarlıktan, insan haklarından, insanlıktan bu kadar mı nasibini aldın? Atatürk milliyetçiliği adını verdiğiniz ırkları yok sayan anlayışı hangi çağda uygulamaya çalışıyorsunuz?
  Ama bitmedi! Onlarda haklılar tabi.. Kürtler ve Kürtlük hakkında hiç birşey bilmeyen birine onların anlattıklarını ya da onlara anlatılanları anlatsak mutlaka kafasında soru işaretleri kalıcaktır. Ama siz aydındınız be kardeşim? Siz batı halkıydınız, sizler Atatürk gençliğiydiniz?!

  En komik tezleride şu aslında. Onlara göre kendisine Kürt diyip Kürtçe konuşan halkların % 60-70 i has be has Türktür. Ne hikmettir ki Diyarbakır merkezli doğan Kürt akımları sonunda (inanmazsanız web sitelerine bakın, aynen böyle diyor valla) zorla ve baskıyla Kürtleştirilmişlerdir. Ha bu akımda PKK yoluyla olmuş. Yani cumhuriyet sonrası. Aslında Kürtler asimile olup Türkleşmiyorlarmış, asimile olan Türklermiş ve türk solun bu davadaki arayışı Kürtleştirilmeye tabi tutulan Türkmenlerin haklarını aramakmış. Biraz daha gülelim mi?

  Bunun içinde Ben Kürdüm diyen vatandaşa hayır sen Kürt değil Türksün, al bu dilin, al bu dinindir deninicek muhtemelen. Böylece ortada Kürt realitesi denen birşey kalmicakmış ve doğal olarak Kürt sorunuda olmiyacakmış. İşte 21. yüzyıl Türk solu (umarım isimleri yazıldığında google vb. arama motorlarında çıkar bunlar) böyle bir anlayış içerisinde yaşantısına devam etmektedir. Ama onlar milliyetçi değildir? Onlardır ki; Atatürk milliyetçisidir... (smiley)

Mahabad Kürt devleti

1944 "Komela Jiyana Kurd " adiyla kurulan örgüt, 1945 yilinda Qadi Muhammed
baskanliginda "Kurdistan Demokrat Partisini" kurar. Mahabatda dini ve siyasi sayginligi olan Kadi Muhammed, 21.01.1946 tarihinde Mahabadin en büyük camisinde parlemento hazirlik toplantisini yapar, 22.01.1946 tarihinde Carcira meydaninda Kürt cumhuriyetini ilan eder. Bütün Kürt ve asiret gruplarinin bulundugu bu tarihi toplantida, Kadi Muhammed Sovyetler birliginin maddi ve manevi destegine degindi gibi Azerbeycan halkinin dostlugunuda dile getirir. 11.02.1946 tarihinde parlementoda yemin ictikten sonra göreve baslar. 23.04.1946 da Kürt ve Azerbeycan hükümetleri arasinda dostluk imzalanir. Genc ve dinamik olan Kürt hükümetinde erkekler yer aldiklari gibi kadinlarda yer alir.

Türkiye'de Kürt nüfusu


Amerikan merkezli United States Center for World Mission (USCWM) adlı vakfın yaptığı araştırmada Türkiye'nin etnik haritasını çıkardı. Türkiye'de yaşayan 23 etnik kökenin nüfusu tek tek ortaya konulduğu araştırmada Kürt nüfusu ilk kez bu kadar yüksek çıktı.
TÜRKİYE'NİN YÜZDE 20'Sİ KÜRT
Dünya genelinde etnik köken, dil ve din araştırmaları yapan Amerikan merkezli United States Center for World Mission (USCWM) adlı vakfın Aralık 2008 verilerine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 20.8'ini Kürt kökenliler oluşturuyor. Araştırmaya göre, Türkiye'de 52.8 milyon Türk yaşarken, Zazalar ile birlikte toplam Kürt sayısı 15.4 milyon.
Türkiye'de yaşayan Kürt kökenlilerin sayısı ve diğer etnik grupların nüfusa oranı hakkındaki tartışmalar devam ederken, bir araştırma da dünya genelinde etnik köken, dil ve din araştırmaları yapan Amerikan merkezli USCWM isimli vakıftan geldi.
Vakfın Aralık 2008 verilerine dayandırdığı araştırmasında, Türkiye'nin nüfusunun 74 milyon 398 bin 700 olduğu kaydedildi. Araştırmada, nüfusun yüzde 71'ini oluşturan 52 milyon 826 bin kişinin Türk olduğu ifade edilirken, Zazalar ile birlikte Kürtlerin sayısının 15 milyon 426 bin olduğu belirtildi. Araştırmada Türkiye'de 1 milyon 313 bin Zaza'nın yaşadığı, Kürtlerin 5 milyon 902 bininin ise Türkçe konuştuğu kaydedildi.
ARAP NÜFUSU 2 MİLYONA YAKIN
Türkiye'de 1.8 milyon Arap, 910 bin Çerkes, 620 bin Fars, 540 bin Azeri yaşadığının belirlendiği araştırmada, Türkiye'de 76 bin Ermeni, 28 bin Süryani, 14 bin Rum ve 13 bin Musevi bulunduğu vurgulandı.
Türkiye'nin nüfusunun etnik köken dağılımı şöyle:
- Türkler 52 milyon 826 bin
- Kürtler 15 milyon 426 bin
- Araplar 1 milyon 839 bin
- Çerkesler 910 bin
- Farslar 620 bin
- Azeriler 542 bin
- Gagavuzlar 410 bin
- Pomaklar 331 bin
- Bulgarlar 328 bin
- Lazlar 151 bin
- Gürcüler 150 bin
- Tatarlar 126 bin
- Boşnaklar 101 bin
- Ermeniler 76 bin
- Karakalpaklar 74 bin
- Arnavutlar 66 bin
- Romanlar 66 bin
- Abhazlar 43 bin
- Osetler 37 bin
- Süryaniler 28 bin
- Rumlar 14 bin
- Museviler 13 bin
- Keldaniler 300

Gaziantepte Kürtler


Kürtlerin tarih yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biridir Gaziantep.. Hem kültürel birikimi, hem de Kürt tarihi nin aydınlanmasında rolü büyüktür Gaziantep geçmişinin. Kimleri çıkarmamış ki? Kurtuluş savaşanının destansı kahramanlarından Karayılan dahi aslen Kürtasıllıdır. 

  Günümüz Gaziantepi de Kürt nüfus yoğunluğundan hiç birşey kaybetmemiştir. Özellikle islahiye ilçesinde atmalı ve celikan aşiretleri yüzyıllardan beri gelen hükümlerini sürdürmüşlerdir. Araban, oğuzeli ve yavuzeli ilçelerinde de Kürt nüfusu azımsanamiyacak kadar fazladır. Fakat her ne kadar ilçelerden bahsetsekte, asıl kürt nüfusu ile şehirin merkezinde karşılaşırız. 

  Türk ve Kürt sayısının neredeyse birbirine denk olduğu nadir şehirlerden biridir. Jeopolotik konumuda tam Kürt ve Türk nüfus yoğunluklarının ortasında yer almaktadır. Yani bir nevi etnik harita çıkarılıcak olsa, bu haritanın sınırları tam Gaziantep in içinden geçer diyebiliriz. 

  Genel olarak Türk ve Kürt nüfusunun birbirine yakın sayıldığı yerlerde milliyetçilik unsurunun öne çıktığını görebiliriz fakat bu konuda da bir istisna oluşturur Gaziantep. Türk ve Kürtlerin en uyumlu yaşadığı, birbirlerine en sıcak davrandığı halkı oluştururlar. Geçmişi, Karayılanları, Kürtlerle omuz omuza çarpıştıkları Kurtuluş savaşını unutmamıştır Gaziantep halkı, unutmayacaktırda. Kardeşliğin en güzel örneklerini ebediyen göstermeye devam edicektir. 

Aziz Nesin: Bulgaristanda Türkler, Türkiye'de Kürtler

Okunası gereken bir Aziz Nesin eserini sunmak istiyorum. Dünyanın en komik tezini ortaya koyan eski genelkurmay başkanı ve darbe lideri Kenan Evren'in teziyle dalga geçen Aziz Nesin adına açılmış bir dava ve Aziz Nesin in kıvrak eleştirileriyle oluşturduğu yapıtı.. Önsözünden bir parça yayımlamak gerekirse;


  Sayın Başkan ve Sayın Yargıçlar Kurulu Üyeleri! İşte ben, yüksek dağlardaki karlara bastıkça ayaklarından "kart-kurt" diye sesler çıkaran Türkmenlere Kürt demiş olduğum ve onların ulusal kültür haklarını savunmuş olduğum için, hiçbir zaman kabul etmediğim sanık sıfatıyla karşınızda bulunuyorum. Hiçbir alçakgönüllülük gösterişine düşmeme gerek yok ki, ben salt Türkiye' nin değil, dünyanın tanınmış çağdaş gülmece yazarlarından biriyken, Türkiye Cumhuriyeti' nin en ciddi kurumu olması gereken Genel Kurmay Başkanlığının yayınları arasında çıkan ve bir kurmay yüzbaşının sözleri olan bu "kart-kurt" ses benzetmesinden esin­lenerek Kürtlerin Türk olabileceği gibi bir büyük gülmeceyi ortaya koymaktan âciz kalacağımı itiraf ederim.

Hasan Cemal: Kürtler

Hasan Cemal in yoğun ve gerçekçi araştırmaları sonucunda, belkide Kürtleri en sağlıklı anlatan kitaplardan birisi. Önsözü şöyle buyurur;

  Kürtleri, Kürt sorununu, PKK ile şiddet ve terör yıllarını perde arkasında olup bitenlerle öğrenmek ister misiniz? Güneydoğu'yu, Kuzey Irak'ı kan ve ateş coğrafyasını bir gazetecinin gözlüğüyle gezmeye ilgi duyar mısınız? Ya da Ortadoğu'da terör ve şiddetin beşiği Bekaa Vadisi'ne uzanıp Apo'yla bir geceyarısı buluşmasına ne dersiniz? Cudi Dağı'nın tepesinde askerle sabahlamak, Diyarbakır'da, Şırnak'ta PKK'lılarla, Kürt aydınlarıyla buluşmak, Cizre'de, Dicle Nehri'nin kıyısında veya Kızıltepe ile Viranşehir'de Kürtlerle kebap yemek, Ankara'da devlet büyükleriyle, Genelkurmay başkanlarıyla, istihbarat yetkilileriyle konuşmak, Beyrut ve Şam'da havayı koklamak, Washington'da istihbarat camiasıyla temasa geçip Türkiye'yi 1984 yılından başlayarak kanatan bir sorunu anlamaya çalışmak ister misiniz? Bu kitapta yalnız Kürtler yok, Türkler de var. Yalnız siyaset yok, özellikle insanlar ile onların yaşadıkları dramlar da var. Bu kitabın hazırlığı on sekiz yıl öncesine gidiyor. Yazılmasına gelince, "Yaşamak için ille de acı çekmek mi lazım?" diye diye iki yıl sürdü.

Sadık Yalsızuçanlar: Kürtlerin ateşle imtihanı


Ülkenin Güneydoğusu sürekli kanıyor. Yetmişyıl önce dersim'de altmışbin insan öldü. Onlarca ayaklanma geride onbînlerce ceset bıraktı. 12 Eylü'den İtibaren Diyarbakır cezaevinde binlerce insanın insanlığına kıyıldı Kürtler'in ve dolayısıyla Türkiye'nin vicdanı kirletildi, muazzam bir yara açıldı Ondokuz yirmi yaşlarındaki gençler kendilerini astı, yaktı ve insanlıklarını mazgalların ardında bıraktı.
  Acı bu coğrafyanın kaderi midir bilinmez, lakin yoksulluk, kimliksizlik ve adaletsizlik insanları nkendinden koparıyor, her acıda olduğu gibi bir inisiyasyon boyutu beliriyor, bu belki de hayatı daha yoğun biçimde yaşamaya davet ediyor.
  Elinizdeki kitap, acıların diyarında münhasıran, ülkemizin Güneydoğusunda yaşayanKürtler'in Türk Modernleşmesîyie hızlanarak ötekileştirilen tarihinin önümüze getirdiği sorunlara "farklı" bîr yerden bakmayı amaçlıyor. Kürtler'in Türkiye Cumhuriyetinin "kurucu ortağı" olmaları gerektiğinden hareketle kendilerini sonraki yıllarda ötekileştirilen ve giderek yok sayan, düşman haline getiren iktidar seçkinlerine yönelik eleştiri ve itirazlarını anlamaya çalışıyor.