Ülkenin Güneydoğusu sürekli kanıyor. Yetmişyıl önce dersim'de altmışbin insan öldü. Onlarca ayaklanma geride onbînlerce ceset bıraktı. 12 Eylü'den İtibaren Diyarbakır cezaevinde binlerce insanın insanlığına kıyıldı Kürtler'in ve dolayısıyla Türkiye'nin vicdanı kirletildi, muazzam bir yara açıldı Ondokuz yirmi yaşlarındaki gençler kendilerini astı, yaktı ve insanlıklarını mazgalların ardında bıraktı.
Acı bu coğrafyanın kaderi midir bilinmez, lakin yoksulluk, kimliksizlik ve adaletsizlik insanları nkendinden koparıyor, her acıda olduğu gibi bir inisiyasyon boyutu beliriyor, bu belki de hayatı daha yoğun biçimde yaşamaya davet ediyor.
Elinizdeki kitap, acıların diyarında münhasıran, ülkemizin Güneydoğusunda yaşayanKürtler'in Türk Modernleşmesîyie hızlanarak ötekileştirilen tarihinin önümüze getirdiği sorunlara "farklı" bîr yerden bakmayı amaçlıyor. Kürtler'in Türkiye Cumhuriyetinin "kurucu ortağı" olmaları gerektiğinden hareketle kendilerini sonraki yıllarda ötekileştirilen ve giderek yok sayan, düşman haline getiren iktidar seçkinlerine yönelik eleştiri ve itirazlarını anlamaya çalışıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder