Bedirhan Bey’in yenilgisinden sonra bölgede dinsel, ekonomik ve siyasal anlamda en güçlü aktör Hakkari’nin Şemdinli bölgesindeki Nehri köyünde ikamet eden Şeyh Ubeydullah olmuştu. Peygamber soyundan gelen ve Nakşibendiliğin Halidiye koluna bağlı olan Şemdinanlar, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti ile İran arasındaki bölgenin kontrolünü tamamen eline geçirmişlerdi. Ağır vergileri ve 1879’da kötü geçen hasadı bahane eden Şeyh, önce vergi sistemini değiştirmek için devletle pazarlık yapmış, ama istekleri yerine gelmeyince Nasturilerin de desteğini alarak 1880’de hem Osmanlı Devleti’ne, hem de İran’daki Kaçar Devleti’ne isyan ettiğini açıklamıştı. Uzun bir pazarlıktan sonra Medine’ye sürgüne gitmek zorunda kalan Ubeydullah’ın Başkale’deki İngiltere Konsolos Yardımcısı Clayton’a yazdığı mektuptaki bazı ifadeler, ‘Kürtlük bilinci’nin şekillenmeye başladığını düşündürüyordu, çünkü talepler arasında Kürdistan’ın bağımsız bir bölge olarak tanınması vardı. (Ayaklanma hakkında ayrıntılı bilgi için: Waidieh Jwadiah, Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi ve Gelişimi, İletişim, 1999, s. 143-193)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder